devrancan

3 çocuğuyla birlikte yeni bir başlangıç yapmak isteyen bekar bir anne, yeni bir eve taşınır. Ancak evin kanlı geçmişinden haberdar olmayan aile eve musallat olmuş varlıklara karşı hayatta kalabilme mücadelesi vermek zorunda kalacaktır.

Zengin bir ailenin çocuğu olan Luke’a bakmak için tutulan çocuk bakıcısı Ashley, gecenin kolay geçeceğini düşünür. Ancak davetsiz misafirlerin gelip ikisini dehşete düşürmesiyle Ashley, bunun sıradan bir haneye tecavüz olmadığını fark edecektir.

Winston Churchill, 1944 Haziran’ında bir milyon askere yakın müttefik kuvettin gizlice İngiltere’nin güney kıyısında toplandığını öğrenir. Avrupa’yı istila etmeye ve Nazilerin sonunu getirmeye kararlıdırlar. Önlerinde duran tek şey ise Churchill’dir. Churchill, 1915 yılında Gelibolu sahillerinde vermiş olduğu yanlış kararın sonuçlarının tekrarlanmasından korkmaktadır. Yıllarca süren çatışmalarla tükenen, kuşku ve depresyondan dolayı rahatsız olan Churchill, ülkesinin Blitz’e direnmesine yardımcı olan bir kahramandır. Ancak, savaş planını destekleme gücünü bulmak için soğukkanlı eşi Clementine’in desteğine ihtiyaç duyacaktır…

Filmde, çaylak bir FBI ajanının, kızılderili bölgesinde olan bir cinayeti araştırmak için geçmişinde derin sırlar barındıran kasabanın iz sürücüsü ile yaptığı işbirliği anlatılmaktadır.

Şehirli bir gencin, yabani bir ayıyla karşılaştıklarında hayatta kalam savaşı vermeleri için, mesafeli olduğu babasıyla çıktıkları gergin avı anlatır. Alex Smith ve Andrew J. Smith’in yönettiği film, 2016 Sundance Film Festivali’nin yarışma filmleri arasındadır. Oyuncu kadrosunda ise Matt Bomer, Bill Pullman ve Josh Wiggins yer alıyor.

Filmde, hayaletimsi figürlerle ve intikam almayı bekleyen insan şeklindeki bir varlıkla baş etmek zorunda kalan Larkins ailesinin, güneydeki ıssız bir kasabada yaşamış oldukları trajedi konu alınmaktadır.

Filmde, her yıl kutlanan Essence Festivali için yola çıkan dört samimi arkadaşın arkadaşlıklarını yeniden keşfetmesi ve maceradan maceraya atılışı anlatılmaktadır.

Winston Churchill, 1944 Haziran’ında bir milyon askere yakın müttefik kuvettin gizlice İngiltere’nin güney kıyısında toplandığını öğrenir. Avrupa’yı istila etmeye ve Nazilerin sonunu getirmeye kararlıdırlar. Önlerinde duran tek şey ise Churchill’dir. Churchill, 1915 yılında Gelibolu sahillerinde vermiş olduğu yanlış kararın sonuçlarının tekrarlanmasından korkmaktadır. Yıllarca süren çatışmalarla tükenen, kuşku ve depresyondan dolayı rahatsız olan Churchill, ülkesinin Blitz’e direnmesine yardımcı olan bir kahramandır. Ancak, savaş planını destekleme gücünü bulmak için soğukkanlı eşi Clementine’in desteğine ihtiyaç duyacaktır…

Yetenekli ve çekici bir doktor Afrika’nın çatışma bölgelerinden birinde görevini sürdürmektedir ve bu esnada aynı bölgede çalışan birine aşık olur. Aşk ikisi için de başlamış olsa da aşkı ile son derece tehlikeli olan ve ciddi mesai isteyen işini dengede tutmak bir hayli güç olacaktır. Savaş yıkıntıları arasındaki Liberya’da, onları çevreleyen çatışmanın en iyi nasıl çözülebileceği üzerine ortak bir tutkuyla savaşan Miguel ve Wren, ilişkilerini olağanüstü zor koşullarda canlı tutmanın bir yolunu bulmalılardır. Erin Dignam’ın senaryosunu yazıp ünlü aktör Sean Penn’in yönetmenliğini yaptığı filmin başrollerini Charlize Theron, Adèle Exarchopoulos ve Javier Bardem paylaşıyor.

Filmde, çaylak bir FBI ajanının, kızılderili bölgesinde olan bir cinayeti araştırmak için geçmişinde derin sırlar barındıran kasabanın iz sürücüsü ile yaptığı işbirliği anlatılmaktadır.

Clare Shannon, 12 yıl önce annesinin intiharına tanıklık etmiş, şimdi ise 17 yaşına gelmiş olan problemli bir genç kızdır. Okulda zorbalığa maruz kalan ve dengesiz babası yüzünden zor durumlara düşen Clare’in hayatı babası eve eski bir müzik kutusu ile geldiğinde kökünden değişir. Müzik kutusu 7 dileği yerine getirmeyi vadetmektedir. Clare ilk başta şüpheli yaklaşsa da dilek diledikçe hayatı radikal bir biçimde değişmeye başlar. Ancak kısa bir süre sonra her dileğin ardından sevdiği insanların vahşice öldüğünü fark eder. Clare, kutudan kurtulması gerektiğini fark eder, ancak kutudan kurtulmayı isteyip istememek apayrı bir konudur. Clare karanlık ve zorlu bir yola adım atmaktadır…

Gişe hiti serinin son halkası In War for the Planet of the Apes filminde Sezar ve onun takipçileri insanlarla acımasız bir savaşta karşı karşıya gelirler. Fakat tüm inancına ve hırsına rağmen Sezar’ın ordusu büyük kayıplar verir. Kendisini ordusuna ve halkına karşı sorumlu hisseden Sezar, Colonel ile birebirde yüzleşmek için yola koyulur. Şimdi iki ırkın da geleceğinin kaderi bu yüzleşmeye bağlıdır… 2011 yılında Rise of the Planet Apes filmiyle yeniden başlatılan seriye, 2014 yılında vizyona giren Dawn of the Planet of the Apes filmiyle devam edilmişti. Filmin senaryo ve yönetmenliğini bir kez daha Matt Reeves üstlenirken, senaryoda ona ikinci filmden Mark Bomback eşlik ediyor. Kadroda yer alan başlıca isimlerse Andy Serkis, Woody Harrelson, Steve Zahn, Terry Notary ve Karin Konoval…

Filmde, otomatikleştirilmiş bir hapishanede sıkışıp kalan bir adamın, tekrar dış dünyaya kaçmak için bir bilgisayarı yenme çabaları göz önüne serilmiştir.

Genç Lloyd namı değer Yeşil Ninja, hepsi gizli savaşçı olan LEGO Yapım Ustaları arkadaşları ve Kung Fu ustası Wu ile birlikte dünyanın en kötü adamı savaş lordu, aynı zamanda Lloyd’un babası olan Garmadon’a karşı savaşmak zorundalar. Mekanikler mekaniklere , babalar oğullara karşı savaşıyor. Bu destansı mücadele onların kızgınlıklarını test edecek ama modern zamanın disiplinsiz ninjaları da bu sırada egolarından uzaklaşıp birlikte hareket etmeyi ve içlerindeki gerçek gücü ortaya çıkarmayı öğrenmelidirler.

Özel hizmetlerde şansı yaver gitmeyen bir adam bir alışveriş merkezinde güvenlik görevlisi olarak işe başlar. Ancak daha ilk gecesinde kapısını çaresiz bir kıza açacak, o da arkasından hiç beklenmedik olayları birlikte getirecektir.

Neil,özel olarak ‘Dron’ hizmeti veren biridir… Çalıştığı günlerde verilen gizli görevlere ait uçuşları gerçekleştirdikten sonra,banliyöde sürdüğü sıradan aile hayatına geri dönmektedir. Karısı ve oğlu onun bu gizli yaşamını bilmemektedir. Ta ki,ahlâkî bulmadığı davranışları teşhir eden bir site onu ifşa edip,ölümcül bir tehdit almasına sebep olana kadar… Karısının ve çocuğunun ölümünden sorumlu olduğunu düşünen Pakistanlı esrarengiz bir işadamı ise onu takip etmeye başlar…Sonrasında da bu durum,hem üzücü hem de asap bozucu bir yüzleşmeye yol açar…

Yıllardır bekar olan Addie Moore ve Louis Waters, aynı apartmanda otururlar. Aralarında hiçbir ilişki olmayan iki komşunun hayatı, Addie’nin beklenmedik bir hamle yapmasıyla falzasıyla değişecektir.

Zach ve Shawn Marino ailesine ait bir malikaneye taşınan genç aşıklardır. Başlangıçta her şey yolunda giderken zamanla Zach tuhaf ve tehlikeli davranışlar sergiler. Zach, psikiyatrının yürüttüğü şok tedavileri ile hafızasından silinen, acı olaylar yaşadığı çocukluk yıllarını hatırlamaya başlar.. Zach’ın kabusa dönüşen hayatı ölümcül tehlikeli bir hal alınca ve masum insanlar öldürülmeye başlayınca, Zach bozulan sağlığı ve Shawn’un güvenliği konusundaki kendini sorgulamaya başlar.

Sok-woo ve kızı Soo-ahn, kendilerini Seul’den Busan’a götürecek hızlı bir trene binerler. Ancak yolculukları sırasında tren çoğu çalışanı ve yolcuyu öldüren zombilerin istilasına uğrar. Busan’a doğru hızla ilerleyen bu trende yolcular, zombilere karşı hayatlarına pahasına savaşmak zorundadır.

Hayaletlerin subsonik ses dalgaları yüzünden görüldüğünü düşünen bir blog yazarı, okuyucularından birinden aldığı haber üzerine kendini terk edilmiş bir metro istasyonunda bulur. Hayaletlerin olmadığını düşünen kadını orada aklından bile geçmeyen bir şeyle karşı karşıya bulacaktır.

Stephen King’in romanından tekrar beyazperdeye uyarlanan film, Maine’in küçük bir kasabasında yaşayan 7 çocuğu ele alıyor. Dışlanan bu arkadaş grubu bir yandan hayatın getirdiği sorunlarla, bir yandan da ergenlikle uğraşırken, başlarına bir de bir palyaço kılığında dehşet saçan Pennywise bela oluyor. Filmin yönetmen koltuğunda Mama filmiyle hatırladığımız Andrés Muschietti otururken filmin başrollerini ise Bill Skarsgård, Javier Botet, Owen Teague üstleniyor.

Telefon kullanıcılarının bildiği bütün emojiler mesajlaşma uygulaması olan Textopolis’te yaşamaktadır. Telefonun kullanıcısı tarafından seçilecekleri zamanı bekleyerek zaman geçiren emojilerin hepsinin tek bir yüz ifadesi vardır ve bu ifadeyi değiştiremezler. Ancak Gene filtresiz doğmuştur ve birden fazla yüz ifadesi sergilemektedir. Diğer emojiler gibi “normal” olmak isteyen Gene çözüm yolu bulabilmek için en yakın arkadaşı emoji Hi-5 ve usta kod kırıcı emoji Jailbreak ile güçlerini birleştirir. Gene’i düzeltmek için aplikasyondan aplikasyona bir yolculuk başlar. Ancak bildikleri dünya tehdit altına girdiğinde bütün emojilerin kaderi bu üçlünün ellerinde olacaktır… Yönetmenliğin Anthony Leondis’in üstlendiği filmin senaryosunda yönetmenin yanı sıra Eric Siegel’in de payı var. Sony Pictures’ın yapımcılığını üstlendiği projede T.J. Miller sesiyle da yer alıyor.

Aksiyon sahnelerinin ön planda olduğu yapımda, Kolombiyalı uyuşturucu satıcısı Jesus Morales ve Şeytan lakaplı keskin nişancının tehlikeli ortaklığını izliyoruz.

Andrew Jay Cohen’in yazıp yönettiği filmin başrollerinde Will Ferrell ve Amy Poehler yer alıyor. Kızlarının kolej parasını kaybeden ikili parayı yeniden toparlayabilmek için çılgın bir plan yapıyor ve evlerinin bodrumunda yasadışı bir kumarhane işletmeye başlıyor. Ancak işler elbette kısa sürede sarpa sarıyor!